1 Mart 2016 Salı

Pyrgion'dan Birgi'ye...

İklimlerin değişimiyle karışan ruhumuzun baskısı, yolların cazibesine kapıldı mı?
yine kapıldı...
adımların tembelliği kalktı
kış uykusu neymiş; biz her mevsimi kendi içinde sevmedik mi?
vurulduk tekerin sesini kapatan motorun sesine
attık kendimizi klasikleşmiş turumuza...
Bozdağ , Gölcük , Birgi ,Ödemiş , Tire...
son durak kaplan elbet ;)


Bozdağ...

henüz uyanmamış kimsecikler...
bir kaç sokakların bekçisi güzel sarman ayağımızda ısınır iken
güneş yüzünü gösterdi bize.
fırının sımsıcak ekmeği , kahvehanenin mis kokulu çayına biraz zeytin biraz peynir...
yeter mi??? yetmez mi!!!
bir kaç adım atmalı, sıcak ekmekle şişen midemizi ayıltmalı...





Gölcük...

donan yüzünde yürümeliyim hissini içimizden atıp
göle sıcak su döken Elif'in neşeli kahkahalarını seyreylemeli göl manzaralı oturaklarımızda
küçücük bir kuşun salınımında nefeslenirken
rengarenk zihnimizle kalkıyoruz yolun kalanına





Birgi...
Roma döneminin Pyrgion'u ,
 Beylikler döneminin  Birki'si,
  söyleyişin  Bilge'si  ve en son "Birgi" si...
           tanımlamasıyla sürdürüyor yaşamını...






Gözün gördüğünü kelimeler anlatabilir mi?

Belki anlatır... anlatmalı mı?

Belki anlatmamalı...
fotoğrafın çerçevelenmiş hali, Birgi...



yaşam sessiz... sanki sessizlik bozulmasın diye sesler çıkmıyor...
Fısıltıyla konuşma ihtiyacı hissediyorsun...
Çevre baskısının en güzel hali...
 



Güdük Minare Mescidi...
yerleşimin arasından uzatmış başını...
yaşıyorum burdayım bulun beni diye bağırmadan canhıraş çağırıyor kendisine...


 
 

 
 Birgi'yi sevdik                                                

 burada yaşar mıyız diye düşünmedik mi? yaşanmalı...

 


taş kaplamalı sokakların kimlere misafirlik ettiğini düşlerken yaşama gülümsemek belki de Birgi...


Son durak Tire...

Kaplan, yolun sonu... 

zirvenin vazgeçilmezi...

samimiyetin sıcaklığı...


haydi yollara....
kıpırdatın kanınızı... kıpırdanın yaşama :)))